24 Kasım 2014 Pazartesi

Hüzünlü müdür Öğretmenler Günü

Cumhuriyet İlkokulu - Mersin

Çoğu kişi gibi ben de ilkokul öğretmenimi hep özledim. "Rahidin Kahiloğulları" Evet, ismi biraz komik :) Hatta ilk gördüğümde "katiloğulları" diye okumuş biraz ürkmüştüm :) (Okula başladığımda okuma yazma biliyordum) Mahalleden taşınana dek, ilk üç yıl mühür gibi kazındı aklımıza kalbimize öğretmenimiz.

- Sınıfın yazılılarını öğretmenle birlikte ben de okurdum (neden öyle yapardı bilmiyorum, bana kontrol ettirirdi, 'çalışkanlık' olsa gerek;)
- Flüt çalmasını öğretti
- Kütüphane kolu yapmıştı, böylece kitapları beşer onar eve götürebiliyor ve hepsini okuyabiliyordum!

Akran şiddeti, arkadaş hatırı ve ilk yalan

Benden hızlı koşan (çok hızlı koşan) bir arkadaşım her sabah çantamı alıp kaçardı. Yüzlerce öğrenci arasında kaybolur gider, ama sonunda geri getirirdi. Yüreğimi hoplatan bu durum okuldaki ilk korkularımdan oldu.

Arkadan iterek dizimi kanatan, ağlatan, komşumuzun kızıydı. Ama öğretmenim kimin ittiğini sorduğunda "görmedim" demiştim :)

"Küplere bindim Fatih!"

Bir yarışmada sınıfı (veya okulu, hatırlamıyorum) temsil etmek üzere seçildim. Sorulardan biri "küplere binmek ne demektir" idi. Grup başkanı olarak ben "bile" bilememiştim :) İlk derste öğretmenimiz yüzünü ekşitmiş ve "nasıl bilemezsin Fatih, sizi izlerken küplere bindim!" demişti. Öğrenmiştim! :)

Hasta ziyareti

Babamla bir çiçek aldık ve evine gittik öğretmenimizin. Hastaydı, yatıyordu. Elini öptüm geçmiş olsun öğretmenim dedim. Annesi sordu, "ne olacaksın?". "Öğretmen" dedim. "Öğretmen olma kaymakam ol" demişti :) (Öğretmen oldum)

Taşınma

Sonra ne oldu bilmiyorum, hafızamda biraz bulanık, taşındık. Nasıl vedalaştık, sonra neden hiç görüşmedik, kızıyorum kendime. Şu an nerededir, hayatta mıdır onu da bilmiyorum. Sevgili öğretmenimi saygıyla anıyorum.

Dr. İ. Kamil Tarhan İlkokulu - Mersin

Tam tersi bir öğretmen olabilir mi?

4 ve 5. sınıfı okuduğum okuldaki hatıralarım bir önceki kadar güzel değil. Birkaç öğretmen değiştirdik. En uzun süreli kalan öğretmenimizin adını dahi hatırlamıyorum. Bir soru sorduğunda parmağımızı sütun gibi kaldırsak bile "kayırdığı" birkaç kız öğrenci dışında pek söz hakkımız olmazdı. Maalesef.

Derken, ortaokul

"Ben sizi işte böyle döverim"

İlkokuldan üç arkadaş aynı sınıftaydık, en öne, aynı sıraya oturduk. Dersimiz İngilizce. İlk ders. Öğretmen geldi, kendini tanıttı ve nasıl ders işleyeceğini, nasıl disipline olacağımızı aktardı. O ara bizim sıraya yaklaşıp, "gürültü yaparsanız, işte sizi böyle döverim" diye üçümüze birden şırrak diye tokadı yapıştırdı! Allahtan hafif vurmuştu ve zaten biz de gürültü yapıyor değildik. Yani bir simülasyondu bu! :)

Karate bilen öğretmenin intikamı!

Bahsettiğim (erkek) İngilizce öğretmenimiz meğer karate biliyormuş. "Rivayete göre", liseden birkaç öğrenci yolunu kesip "artistlik" yapınca, birkaç karate figürüyle hepsini kıskıvrak yakalayıp kollarını kıvırıp müdür odasına atmış. Söylentiler bu yönde idi.

Küp kök sekizin hatırası

Sevgili matematik öğretmenimiz Yunus Dokumacı'yı hatırlamamak mümkün mü. O kadar candan, içten, anlaşılır anlatırdı ki.

Ortaokulda, genelde "hocalara" yaklaşmak kolay değildi, yani öğrenci ayrı diyarda öğretmen ayrı diyarda durumu.

Bir gün Yunus hocamız kat nöbetçisi iken, orta 1. sınıfta, nereden duyduysam "karekök dışında da işlemler varmış, örneğin küp kök varmış", bunu sordum koridorda. Diğer öğretmenlerden farklı olarak eline kağıt kalemi aldı, anlattı. Süper bir şey öğrenmiştim! :) O anın sevincini hala yaşarım, düşünün artık ;)


Biz büyüdükçe

Yıllar içinde, her öğretmenin ayrı bir değer olduğunu daha net anladık. Biz büyüdük, o günler geride kaldı, ama öğretmenlerin değeri (kadri bilinmese de) azalmadı.

Tüm öğretmenlerimin, öğretmen arkadaşlarımın ve meslektaşlarımın günlerini kutlar saygılarımı sunarım.

(Peki, hüzünlü müdür Öğretmenler Günü? Siz karar verin...)



---
Fatih Gökler ile Koçluk için: go@gokler.co
http://goklerkocluk.com
---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder