13 Temmuz 2013 Cumartesi

"Sınavlar Kaldırılırsa Sistem Hepten Çöker"

Dr. Feyza Yılmaz'ın yazısı:

Üniversiteler için tercih döneminin başladığı bu günlerde, bakanlıktan sınav sisteminin değişebileceği üzerine yeni bir açıklama daha yapıldı. 

Henüz SBS’nin tam olarak nasıl değişeceği netlik kazanmamışken,  üniversite sınavıyla ilgili değişiklik yapılacağının bildirilmesine hiçbir anlam veremiyorum.

Liseye giriş sınavı olan SBS bilindiği üzere son yıllarda her yeni bakanla birlikte değişikliğe uğradı. Şimdi ise sınavın tamamen kaldırılması için çalışmalar yapıldığı söylenmektedir.Yıl sonunda tek olan merkezi sınavın yerine, yıl içinde girilen tüm derslerin sınavlarından en az birinin merkezi olması, başarılı liseler için ayrıca bir sınava girilecek olması SBS’nin kaldırılması olarak nasıl algılanabilir bilmiyorum.Sistemin başarılı olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz. Bir sistem teoride ne kadar başarılı gözükürse gözüksün eğer pratikte sistemi başarıya götürecek olan uzman personel, altyapı, iyi hazırlanmış ve önceden pilot ölçekte denenmiş iyi bir plan gibi aşamaları tam ve yeterli değilse başarısız olmaya mahkumdur. Unutulmamalıdır ki başarısız olacak olan sadece bu yeni sistem olmayacaktır. Bu sistemle birlikte liselere girmeye mücadele eden öğrencilerin hayalleri, hayatları da bir bakıma sistemin başarısız olma durumunda etkilenecektir. Bu yüzdendir ki milyonları etkileyebilecek değişimlerden önce sonuçların istatistiksel olarak değerlendirilmesi için küçük pilot uygulamalar yapılmalıdır.

Sayın bakanımız bir akademisyen olduğu için pilot ölçekli uygulamaların önemini çok iyi bilmektedir muhakkak. Bizler, bilimsel çalışmalar yapanlar, fikrimizi, deneylerimizi  ilk önce laboratuvar koşullarında ya da belli bir miktar denek yardımıyla test eder ve sonuçları gözlemleriz. Bu denemeler sayesinde deneyin/fikrin olumlu ve olumsuz taraflarını bulur, olumlu yönlerini arttırıcı, olumsuzlukları giderici çözümler üretir tekrar deneriz. Bu yöntemle en verimli sistemler geliştirilir. Tüm buluşlar, fikirler bu şekilde önce küçük ölçekte yapılır, denenir daha sonra gerçek ölçeklerle çalışılır. Ama ne yazık ki bizim milli eğitimimizde önce büyük ölçekle çalışılıp hatalar tüm ulus bazında yapılıyor. Doğrusu tabi ki bilimsel olanıdır. Karşı çıktığımız sistem değil, yürürlüğe sokulma şeklidir. Madem bu sistem uygulanmak istenmektedir, en az bir-iki yıl birkaç okulda denenerek sonuçlar alınmalı ve daha sonra ulusal bazda uygulanmalıdır.

***

Henüz başarılı olup olunmayacağı belli olmayan bu modelin üniversite sınavlarında da uygulanacağının söylenmesi ise sadece lise öğrencilerini ve velileri strese sokmaktan başka bir işe yaramaz kanımca. Bundan önce de açık uçlu sorular gibi pek çok sistemin spekülasyonu yapılmıştı. Artık hem velilerin hem de öğrencilerin adına rica ediyorum: Lütfen, düşündüklerinizi hemen söylemeyin. Uygulanabilirliğini bir araştırın. Plan-proje hazırlayın. Gerçekten aklınıza yattıysa ve kesinse kamuoyuyla paylaşın.

Bence tüm bunların asıl kaynağı ülkemizde eğitimle ilgili yanlış noktaya odaklanılmasıdır. Sınavları kaldırmak son yıllarda odaklanılan konu olmuştur. Neden sınavın kaldırılmasının bu kadar önemli olduğu bir türlü kavramış değilim. Dünyadaki gelişmiş ülkelere baktığınızda hepsinde sınav var. Amerika’da sınavsız Harward’a giriliyor mu? Yada İngiltere’de Oxford’a? Hayır. Sınav bir eleme sistemidir. Hele de bizim gibi eğitimi yerlerde sürünen bir ülke için olmazsa olmazdır. Sınav aslında sadece öğrenci hakkında bilgi vermekle kalmaz, öğrencinin öğretmeni, okulu,hatta velisi ve  sistem hakkında da bilgiler verir. Bu veriler ölçme ve değerlendirme uzmanlarınca incelenip yorumlanmalıdır. Ayrıca sınav herkese eşit olarak yapılır, mülakat gibi şahsi çıkar ilişkileri, ego tatminlerinden uzak, objektif bir değerlendirme şeklidir.

Sınav için, her yıl milyonlarca çocuk dersanelere, özel derslere koşturduğu halde, üniversite sınavlarındaki doğru sayıları ortadadır. Bir de sınavlar kaldırılırsa sistemin hepten çökeceği kanaatindeyim. İşte son 3 senenin üniversite sınavlarında doğru olarak çözülen soru sayıları:


Yukarıdaki grafiğe göre, toplam 50 sorudan oluşan matematik testinde öğrencilerin çok büyük bir kısmının 6-10 doğru cevap verdiği görülmektedir. 50 matematik sorusundan tamamına yakınını çözenler neredeyse yok denecek kadar az.


Aynı durum fizik soruları için de geçerli. Bu grafikten de anlaşılacağı gibi 30 soruluk fizik testinde öğrencilerin çoğunluğu 5-10 doğru cevap aralığındadır.


56 soruluk Türk Dili ve Edebiyatı testlerinde çoğunluk 20-35 aralığındadır. Bu soruların hepsi müfredat sorusudur. Yani kanunen müfredat dışı soru sorulamayacağı için çocuklarımızın hepsinin okullarda gördüğü (en azından varsayılan) konuların soruları. Yani başka bir gezegenden falan alınmış değiller.

Yukarıdaki grafikler üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerin doğru olarak cevaplandırdıkları soru sayılarını gösteren ÖSYM grafikleridir. Yani sınava bizzat hazırlanmış olan çoğunluğun durumu ortadadır. Odaklanılan “sınavın kaldırılması” konusu  yerine” eğitimin iyileştirilmesi” düşünülmesi gereken asıl konudur. Kimse “Eğitim kalitemizi nasıl arttırırız?” diye kafa yormamaktadır.Çünkü bu uzun bir yoldur, öyle birkaç ayda olmaz.  Ulusal bir eğitim iyileştirme politikası çok uzun yıllar süreceği ve sonuçların da kısa vadede alınamayacağı için oy kazanmada kullanılamayacaktır. Bu ne yazık ki bundan önceki hükümetlerde de şimdide bu şekilde görülmektedir. Milli eğitim sistemimizin uzun vadede iyileştirilmesi için gereken önlemler alınmadığı taktirde kişisel projelerin denekleri çocuklarımız olmaya devam edecektir.

Sınavların kalkması ya da öneminin azalması ancak, Hakkari’de okuyan çocukla Ankara’da okuyan çocuğun arasında ders işlenişi, öğretmen kalitesi, eğitim ortamı gibi eğitim-öğretim bileşenlerinin hepsinin eşit olması durumunda gerçekleşecektir. Aksi taktirde ne dersanelere talep , ne de iyi okullarda okuyan öğrencilerin avantajları azalır. Olan yine sistemi hem bilgisizlikten hem de maddi olanaksızlıktan takip edemeyen öğrenciye olur.

Kaynak: abbasguclu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder